16 Aralık 2014 Salı

BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ'Nİ OKUDUNUZ MU?



                                                               En Sıra Dışı Vakalar!
                                          Gerçek bir psikiyatristin paylaştığı gerçek olaylar....
                                   
                        Ben okurken bir şeyler öğrenebileceğim kitapları daha çok seviyorum. Bu da o kitaplardan oldu. Psikolojiyle ilgilenen ya da psikolojiyi seven insanların çok zevk alacağına inandığım bir kitap. Kitabı okurken üniversitelerin bu alanla ilgili bölümlerinden birinde birinci sınıfı okuyor olmayı çok isterdim. Oldukça ilginç olaylar kişinin mesleğini sevdirecek bir dokuyla yazılmış. Her insan zaman zaman iç dünyasında ya da çevresiyle çatışma yaşar. Bu kitabı okurken  insan zihninin nasıl oyunlar oynadığını çözümleyecek ve buna çok şaşıracaksınız.

27 Kasım 2014 Perşembe

KARDEŞİMİN HİKAYESİ/ Z. LİVANELİ OKUDUNUZ MU?

              
           İnsan, bir dmla kan ve bin endişe.
                                                     Şirazlı Sadi

      " İnsanların duyguları olmasaydı her şey ne kadar kolaylaşırdı" düşüncesiyle ortaya çıkmış kitap. Doğan Kitap'tan çıkan eser, insanı içine alan ve adeta içindeymiş hissine kapılmanızı sağlayan bir dile sahip. Onun kitapları beni dinlendirirken edebi zevki tadabildiğim bir derinliğe sahip.  Bu kitabına da bayıldım. İnsan ilişkileri ve duygular üzerine kurulanmış muhteşem bir bilmece...Zülfü Livaneli'nin kitaplarını ve dilini, üslubunu her zaman çok sevmişimdir ve herkese de düşünmeden tavsiye edebileceğim bir yazın ustası. Okumaktan büyük bir zevk alacağını düşünüyorum. İyi okumalar...

9 Kasım 2014 Pazar

GÖLGELERİN RESSAMI/ ESTABAN MARTİN'İ OKUDUNUZ MU?

   Bir Tablo İçinde Ne Kadar Sır Saklayabilir?
    
                     Arkadya Yayınlarından çıkan kitap İspanyolcadan çevrilmiş harika bir bulmaca...
Tarihin  ve edebiyatın önemli isimleri bu kitapta bir kurmaca içerisinde buluşturulmuş. Sanat tarihi ile ilgili bir kitap okuyormuş gibi hissederken birden kendinizi bir çıkmazın içinde buluyorsunuz. Yazarın dili çok akıcı. Okurken hem olayların ilginçliği hem de yazarın dilinin akıcılığı sayesinde kitabı elinizden bırakamayacaksınız. 
                    Belki de bu kitap Piccaso'nun tablolarına daha farklı bir gözle bakmanıza sebep olacak ...
 

15 Ekim 2014 Çarşamba

SIFIR NOKTASINDAKİ KADIN/ NEVAL EL SEDDAVİ

                      Metis Yayınlarından çıkan kitap ilk kez 1987 yayımlanmıştır. Yazar bu kitabı Kanatır Cezaevi'nde karşılaştığı bir kadının etkisiyle yazmış. Kitaba ilham olan Firdevs karanlık sona itilmiş; zavallılığın, masumiyetin, çaresizliğin, kinin ve kayıtsızlığın adı olmuş bir kadın. Özgürlüğün ne olduğunu; hangi özgürlüğün kime göre neye doğru olduğunu sorgulatan kitap, güce karşı direnişin temsili olmuştur.

4 Temmuz 2014 Cuma

Booksaying.com: Sevdiğiniz kitap sözlerini kaydedin ve paylaşın!

booksaying.com-kitap-sozleri-girisimi-219x253Kitaplar ve okuma alışkanlığımız internetle değişiyor ve bu değişim yeni sosyal girişimlere ilham kaynağı oluyor. BookSaying.com okuduğunuz kitaplardan altını çizdiğiniz sözleri paylaşmanızı sağlayan bir girişim.

Turistlerin yüzde kaçı okumak için getirdikleri kitapları otellerde bırakıyor?

 

woman-reading-book-at-beachOtellerde okunduktan sonra turistler tarafından bırakılan İngilizce, Rusça, Almanca, Fransızca ve Felemenkçe kitaplar bir kitapevi tarafından toplanarak turistlere bir liradan satışa sunuluyor. 

2 Temmuz 2014 Çarşamba

BEN DELİ MİYİM?/ HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

Uzun zaman önce okumuştum bu kitabı. Annemin evinde tekrar elime geçti. Onu tekrar gördüğüme çok sevindim. Bana Hüseyin Rahmi'yi sevdiren kitap diyebilirim. Eski İstanbul'u, İstanbul'un kadınlarını büyük bir ustalıkla anlatan yazar, mizah unsurlarını büyük bir ustalıkla vermiştir. Döneminde kendini her kesime sevdirmiştir. Bence bugün de onu okuyup ta sevmeyecek kişi olacağını sanmıyorum. Değişik kişiliğinin özelliklerini bu romanda göreceksiniz ve okurken kendinizi gülmekten alamayacaksınız.
Mutlaka ama mutlaka okumalısınız. Pişman olmayacaksınız:)

NURULLAH ATAÇ/ GENE YALNIZLIK OKUDUNUZ MU?

 Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını inceleyen yazar, yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı içinde oldu. Çoğulcu bir düşünce yapısına ulaşmak için Batı hümanizmi ve demokratikleşme sürecini sindirmek gerektiğini savundu. Türkiye'de ulusal benliği koruyan bir Batılılaşma modeli uygulanmasını önerdi. Eleştirmenin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve kendine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu olarak ele aldı. Batılılaşma, Divan şiiri, yeni şiir, eleştiri gibi çeşitli konularda, kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı etkiledi.

Seçme demelerinden oluşan kitap yazarın düşünce dünyasından bir palet sunuyor bize. Topluma bakış açısını öğrendiğimiz denemelerinde, bize iç dünyasıyla ile ilgili de ip uçları veriyor.
 İyi okumalar...
 

24 Mayıs 2014 Cumartesi

GABRIEL GARCIA MARQUEZ/ KIRMIZI PAZARTESİ OKUDUNUZ MU?

                         İnci Kut'un çevirisini yaptığı roman Can Yayınlarından çıkmış. Bendeki 34. baskısı. Kapağında "İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü" yazıyor. Kitabın sonu başından değil kapağından belli diyebiliriz.
                        Kolombiyalı usta yazar bu kitabında işleneceğini herkesin bildiği fakat önlemek için hiç kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsünü anlatmış. Cinayeti önleyememe konusunda herkesin bir bahanesi olan kitapla toplumsal bir ruh çözümlemesi yapılmış. Çevremize baktığımız zaman da romanı destekleyen pek çok örnek olduğunu görebiliriz. İnsanların birey olarak hareket etmekten çok sürü psikolojisiyle hareket ettiklerini destekleyen bir kitap. İçinde müthiş ruh çözümlemeleri var.  Okuduktan sonra "Bir cinayet ancak bu kadar sakin anlatılır." düşüncesini uyandırdı bende. Sakin ve ayrıntı... Daha fazla ip ucu vermek istemiyorum.Kitabın son satırlarında Santiago Nasar: "Beni öldürdüler, Wene Hala."diyor ve sanki bu cümle tüm kitabı özetliyor. Bir çırpıda okuyabileceğiniz sürükleyici bir kitap. İyi okumalar...


"Kader bizleri görünmez kılar." Kırmızı Pazartesi s. 100






 
 
 
 
 
 

21 Mayıs 2014 Çarşamba

6. KOCAELİ KİTAP FUARI GÜNLÜKLERİ /1


  
             6. Kocaeli Kitap Fuarı açıldı. 17-25 Mayıs tarihlerinde ziyaret edilebilecek. Biz de okul olarak öğrencilerimizle gidecektik ama ben dayanamayıp onlardan önce bir göz atmak istedim. Sergilere tek tek bakmaya çalıştım. tabi hepsine bakmak çok zor. Bir kaç kitap aldıktan sonra en çok sevdiğim bölüme geçtim. En çok bu bölümü sevdiğim için en sevdiğim yemeği sona bıraktığım gibi o burayı da sona bıraktım. Sahaflar...

18 Mayıs 2014 Pazar

HAKAN GÜNDAY/ AZ OKUDUNUZ MU?

azHakan Günday adını daha önce duymuştum, fakat kitabını okumamıştım. Bir arkadaş toplantısında yeni tanıştığım bir arkadaşım tavsiye etti. Kitabın içinde geçen bir kaç cümle söyledi. İlgimi çekti kitap. "Okumak istediklerime bir yenisi daha eklendi" diye düşündüm, ama bu kitaba karşı olan merakımın bu kadar büyük olduğunu onu bir kitapçıda görünceye kadar anlamadım. Dükkandan tam çıkmak üzereyken gözüme takılmasıyla onu almam bir oldu.Okuyacaklarım arasında da ilk sırayı aldı birden. İyi ki  arkadaşım tavsiye etmiş ve iyi ki merak etmişim diye düşünüyorum şimdi.
her gün haberlerde izlediğimiz çevremizden duyduğumuz can acıtan ama kendimize uzak tuttuğumuz olayları duyguları öyle güzel bir kurmacayla vermiş ki... Bir duygu harmanı roman... Şiddetin mayasını oluşturduğu öfkeyi, kalabalıkların soğuk yalnızlığını, hırsı, çaresizliği; kadın, erkek ve çocuk penceresinden anlatıldığı romanın bir parçası gibi hissedeceksiniz kendinizi...Belki de bilinç altınızda sakladığınız korkularınızı keşfedecek, başkalarının hayatlarına şahit oluyorum zannederken kendi dünyanızdan kesitler bulacaksınız... İyi okumalar...

18 Nisan 2014 Cuma

KENDİNE AİT BİR ODA/ VIRGINIA WOOLF OKUMALI!!!!

 
                                 Kitap, 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni açan Cambridge Üniversitesi'nde kız öğrencilerine hitaben yaptığı konuşma üzerine şekillenmiştir. Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un belki de en kolay okunan kitabıdır. Kolay okunur, çünkü konu çok somuttur: “Kadın ve edebiyat.”  Kadın, Kurmaca ve erkek dünyasının kadınlar üzerindeki ezici etkisini açıkça, örnekler vererek gözler önüne seren bir kitap.
"... Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler.
... İşte bu yüzden Napoleon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağı olmasalardı kendileri büyüyemezdi."
 
Satırları okurken aradan geçen onlarca yıla rağmen aslında pek bir şey değişmediğini; kadınların hala erkek dünyasında yaşamaya çalıştığını ve insan olduğunu kanıtlamaya çalıştığını göreceksiniz.
 
Eğer kadınsanız ve kurmaca yazacaksanız 2014 yılında da paranız ve kendinize ait bir odanız olmalı. Bunlara sahipseniz şanslısınız demektir. Viginia Woolf'un anlattıkları aradan geçen yaklaşık seksen yıla rağmen geçerliliğini koruyor ve bugünü  dünden bize gösteriyor.
 
 
 

9 Nisan 2014 Çarşamba

Ünlü yazarlar, yazmakla ilgili neler dediler?

 

Sheet of blank paper in TypewriterAşağıda, yazmak konusunda modernizmin bazı usta yazarlarından öneriler bulabilirsiniz. Derleme brainpickings.org adlı internet sitesinden Maria Popova’ya ait.

3 Nisan 2014 Perşembe

-22- BRİTANYA YOLU'NU OKUDUNUZ MU?

İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'de geçen etkileyici bir hikaye.İnsan ilişkilerinin karmaşıklığının aslında nasıl basit ama kuvvetli olduğunu gösteren bir ayna. Kurgusu kuvvetli, etkiletici bir roman. Bir çırpıda okunabilecek cinsten:)

24 Mart 2014 Pazartesi

KOCAELİ'DE "NEHİR"E GİRMEK



Jez Butterworth' un yazdığı Haluk Bilginer'in yönettiği ve kısır ask döngüsünün işlendiği, bir oyun. Oyuncular herkesin yakından tanıdığı büyük usta Haluk Bilginer, Ayça Bingöl ve Canan Ergüder. Dekordaki ayrıntılar, ışık ve müzikler harikaydı. izleyene sanki odanın bir köşesinde oturuyormuşsunuz duygusunu yaşatması harikaydı. Oyun yaklaşık 70 dk. sürüyor. Akıcı, ağızda hoş bir tat bırakan, samimi bir oyun. İzlerken ben bu oyunun neresindeyim diye düşünüyorsunuz. Hemen herkesin yaşadığı, ne aradığını bilememiş olmanın vermiş olduğu şaşkınlığı ve karmaşayı çok güzel anlatmış. Nehir ve su imgeleri çok iyi seçilmiş bence. Nehir "hayatı" sembolize ederken, bir şeylerin bizim elimizde olmadan akıp gitmesi, kaybediş; tam olarak sözlerini hatırlayamasam da "nehir de seni görebildi mi peki?" sorusu insanoğlunun hayatta iz bırakabilmesi açısından çok manidardı. Kadının yüksek bir kayadan çırılçıplak nehre atladığını anlatıldığı sahne müthişti. Oyunda adam bu sahneyi, kadını "dürüst ve çok cesur" göründüğünü ve kendisinin de öyle olması gerektiğini söylerken bence her kadın kendinden bir şeyler buluyordur. Biz kadınlar hayat karşısında gerçekten de öyle değil miyiz? Balıklama atlarız genelde:) Kadın karakterlere baktığınızda hepsinin Hemen hemen aynı kişilik özellikleri taşıdığı görülüyor. Heyecanlı, coşkulu, hızlı konuşan, neşeli tipler ve hiç birinin adı yok. oyunda bahsedilen sadece bir balıkçı Danny var. Onun haricinde isim geçmiyor. Bu da çok anlamlı geldi. Aynı İnsan tipleri ve aynı olaylar... İsim önemli değil.... Basit ama gerçek bir oyun. İzlenmeye değer. İyi seyirler....

3 Mart 2014 Pazartesi

DELİ ÇOCUĞUN GÜNCESİ'Nİ OKUDUNUZ MU?

                              
En büyük delilik insanın kendi tımarhanesinden kaçması, bu kitapta çocukluğunuza dair bir şeyleri çok göreceksiniz.
“Büyümemde, delirmemde, yalnızlığımda emeği geçen herkesin gözlerinden öperim”  Deli Çocuğun Güncesi / Özgür Bacaksız.

                             Yazar kendi penceresinden bir oyun seyretmiş ve bunu en iyisi anlatayım demiş. Böyle bir kitap "Deli Çocuğun Güncesi"... Bir çırpıda okuyabileceğiniz, okurken kafanızı boşaltabileceğiniz bir not defteri sanki. Bir yolculuk esnasında okunursa sonrasında otobüsün penceresinden dışarıyı seyrederken bulacaksınız kendinizi...

           "Büyümemde, delirmemde, yalnızlığımda emeği geçen herkesin gözlerinden öperim."

                                

27 Şubat 2014 Perşembe

Oğuz Atay’la “Tutunamayanlar” üzerine

 


Pakize Kutlu’nun Oğuz Atay’la yapmış olduğu aşağıdaki röportaj Yeni Ortam’da 30 Eylül 1972 tarihinde yayımlanmıştır.
1970 TRT Roman Ödülü’nü kazanan ilk romanınız Tutunamayanlar’a karşı eleştirmenlerimiz genellikle yaklaşmaktan kaçınır bir tavır takındılar. Romanınızı ödüllendiren TRT seçici kurul üyesi edebiyatçılarımız da bu suskunluğa katılır göründüler. Tavrı bütün olarak nasıl yorumluyorsunuz?

26 Şubat 2014 Çarşamba

“Osmanlıdan Günümüze Kadınların Edebiyatı” konferansı 8 Mart’ta!

 

ÖZYEĞİN Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ve ÖzÜ Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Ağı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında “Osmanlı’dan Günümüze Kadınların Edebiyatı konulu bir konferans düzenliyor. Program için tıklayınız>>>
afiş

19 Şubat 2014 Çarşamba

Anne Frank'ın Hatıra Defteri


 



"Anne Frank'ın Hatıra  Defteri" bir topluluğu kötülemek ya da başka bir topluluğu övmek düşüncesiyle yayımlanmamıştır. Küçük Anne Frank bir Alman kızı olsaydı, yine bu hatıraları çağdaş insanlık bilmeli tanımalı, onun acılarını paylaşmalıydı .Hatıraların yayımlanmadığı çağdaş ülke ve dil kalmamıştır.
Hatıralar piyes oldu, sayısız insan bu faciayı sahnede seyretti. (Kitabın arka kapağından)

"Herkesin okuması gereken bir kitap" diye klasik bir cümleyle başlamak istemezdim ama öyle! Tarihe karşı ilgisi olanların özellikle okuması gerekir.  Yaşananların birinci ağızdan anlatıldığı bu kitap belge niteliği taşıması açısından çok önemli. Hepimiz mutlaka buna benzer kitaplar okumuşuzdur ama yaşananların bir çocuk gözünden anlatıldığı kitaplar çok azdır.   Özellikle  bu çocuk Anne Frank olunca her şey daha ilgi çekici hale geliyor. Almanya'da yaşayan Yahudi bir kız çocuğu Anne Frank. Küçük bir kız çocuğunun anı defterinin bu kadar sürükleyici ve insanı içine çeken bir anlatımı olacağını tahmin edemezdim. Okurken kendinizi "arka evin" sakinlerinden biri gibi hissedeceksiniz.

14 Şubat 2014 Cuma

Bu kitabı okuduktan sonra yiyebilirsiniz!

Alman tasarım firması Korefe, dünyanın ilk yenilebilir kitabını üretti.

Bu eğlenceli ve yenilikçi kitap tasarımının makarna hamurundan yapılmış sayfaları, adım adım lazanya yapmak için yol gösterirken her yaprağı yemek malzemesi olarak kullanılabiliyor. Mutfak ve sanat kitapları konusunda uzman yayınevi Gerstenberg Publishing House için özel olarak tasarlanan kitap ‘The Real Cookbook’ adını taşıyor. 


edebiyathaber.net
 
 

Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız’dan?

 

by YILDIRAY on 05/01/2011
Bize sık sorulan bir soru var: “Klasik masalları çocuklarımıza okumalı mıyız?” Klasik masallarla ilgili kaygılar çoklukla içerdikleri “şiddet” nedeniyle ortaya çıkıyor.

6 Şubat 2014 Perşembe

Sigmund Freud: “Yaratıcı yazar, bir çocuğun oyun oynarken yaptığını yapar”

 

Sigmund Freud, zamanının önemli bir bölümünü rüyanın psikolojisini keşfetmeye ayırmıştı, ancak 1908′de, fantaziyle yaratıcılığın kesiştiği noktaya odaklanan Freud,  “Yaratıcı Yazarlık ve Hayal Kurma” isimli bir makale yazdı. 
Onun teorileri bazı çelişkiler barındırsa da, psikolojinin modern anlayışı içinde önemli bir yer tutmaya devam ediyor.
Tahmin edileceği gibi, Freud önce öznelerinin çocukluklarındaki izlerini araştırarak işe başladı ve yaratıcı yazarlıkta duygusal yatırımın önemini vurguladı:

3 Şubat 2014 Pazartesi

‘Düzyazı mı, şiir mi?’ tartışmasının sonu kanlı bitti!

 

images (1)Rusya’da edebiyat tartışması ölüm getirdi. Sverdlovsk’da, alkollü olduğu söylenen bir ilkokul öğretmeni, “Düzyazı mı şiir mi?” tartışmasının sonunda arkadaşını bıçaklayarak öldürdü. 
Olayı soruşturan bölge yetkilisi şu açıklamayı yaptı; “Edebiyat üzerine başlayan basit bir tartışma sert bir kavgaya dönüşmüş. 53 yaşındaki şiir tutkunu ilkokul öğretmeni dayanamayıp düzyazıyı savunan karşıt görüşlü arkadaşını bıçaklamış.” 20 Ocak’ta yaşanan bu kavgadan sonra şüpheli şahsın, 67 yaşındaki arkadaşını öldürdüğü evi terk edip başka bir arkadaşının evine gizlediği öğrenildi.
Kant uğruna silah çekilmişti
Bu olay daha önce Rusya’da gerçekleşen başka bir tartışmayı anımsattı. Yaklaşık dört ay önce, Rostov-on-Don şehrindeki bir bakkalda iki kişi arasında Alman filozof  Immanuel Kant‘ın “Saf Aklın Eleştirisi” adlı yapıtı hakkında bir tartışma çıkmış, taraflardan biri diğerini silahla yaralamıştı.
 

Yazarlar hakkında az bilinenler

 

Kitaplarını tekrar tekrar okuduğunuz, satırlarını kana kana içinize çektiğiniz yazarları ne kadar yakından tanıyorsunuz?

ALİ İSMAİL KORKMAZ BELGESELİ FRAGMANI

Kolektif Sinema’nın çekimlerine Eskişehir’de ve Antakya’da başladığı Ali İsmail Korkmaz Belgeseli’nin ilk fragmanı çıktı.

31 Ocak 2014 Cuma

Ece Ayhan’ın yazdığı ‘çocuk romanı’ nerede?

 

ece ayhan16 Ekim 1980 tarihli mektupta Ece Ayhan ‘çocuk romanı’ yazdığından söz ediyor ve Arif Damar’dan uygun bir yayınevi bulmasını istiyor. Bitip bitmediğini dahi bilemediğimiz ve edebiyat tarihimiz için önem taşıyan roman dosyasının nerede olduğu meçhul. 
İşte o önemli mektup:
Kardeşim Arif,
(…) Ege’yi yolcu ettikten sonra ver elini Eceabat! Sanıyorum aşağı yukarı yılbaşına dek buralardayım. (…)
Bir bakıma köye gelmem iyi olmuştur diyorum; İstanbul’da bir iş bulmayı burada bekliyeceğim, bir iş artık benim için zorunlu duruma gelmiştir; oğlanın vergi sorunlarını öyle çözümleyeceğim, benim sorunlarımı, annemin sorunlarını v.s. Velhasıl iş bulmaktan başkaca bir çözüm yolu gözükmüyor gözükmiyecek.
Ben ‘bir çocuk romanı’ yazıyorum, üç-dört günde yarım sayfa ancak olabiliyor. Gerçekten sıfır tüketilmiştir. Senden dileğim şudur; çocuk romanlarıyla hangi yayınevi ilgileniyor, yazı makinesi sayfası kaça, ya da forması, ya da toptan ne veriyorlar, aşağı yukarı kaç sayfa istenir?.. bunları bunlar gibi şeyleri bana bildirebilirsen sevinirim sevineceğim. Ege’yi Ankara’ya öyle göndermek zorunda kaldım ister istemez, kendim de köye öyle geldim. Biliyorum, kıran kırana bir ortamdayız ve kesinlikle bir insan toplumu içinde bulunmuyoruz ama umut umuttur.
(…)
ECE AYHAN
Ece Ayhan’dan Arif Damar’a Mektup (6 Ekim 1980)
Hayâl Dergisi, Ocak 2014, Sayı: 48 (Mektup Özel Sayısı-II), s.16

Benim Bir Karışım”: Her karışta yeni bir cevap, farklı bir dünya!

 


Her yaştan kitapseverin zevkle okuduğu “Gülümseten Öyküler” dizisinin yaratıcısı, mizah ustası Behiç Ak, yazıp resimlediği “Tombiş Kitaplar” dizisinin ilk kitabıyla bu kez minik okurlarıyla buluşuyor. Yaşadığımız zamana kendine özgü çizgileri ve öyküleriyle hayat veren sanatçı, meraklı Memo ve arkadaşı Tombiş’in bu ilk öyküsünde, bir karışın kaç farklı anlama gelebildiğini ilgi çekici bir kurguyla anlatıyor. Çocukların kendi sorularını sormaları, kendi öykülerini yaratmaları için esin kaynağı olan Behiç Ak, kitabında onları fikir ve anlam üretmeye özendirirken gelecekteki felsefe okumalarının da yolunu açıyor. Günışığı Kitaplığı’nın özenli bir tasarımla yeniden biçimlediği dizinin ikinci kitabı Bizim Tombiş Taştan Hiç Anlamıyor çok yakında kitapçı raflarında.

Çocuklara kitapları nasıl sevdirirsiniz?

78158183-thinkstock-anne-kiz-anne-cocuk-kitap-okuma-glrKitap okuma alışkanlığı, çocuklara büyük bir hayal gücü katmasının yanı sıra öğrenme kabiliyetlerinin gelişmesine de yardımcı olur. Pek çok çocuk, kitap okumayı sıkıcı buluyor ve her fırsatta bu aktiviteyi yapmaktan kaçıyor. Onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmakta ise en büyük görev ebeveynlere düşüyor. İşte adım adım çocuklara kitap okumayı sevdirmenin yolları…

13 Ocak 2014 Pazartesi

Kedilerin Felsefesi Filozofların Kedileri

      
               “Felsefecilerin aklı selim işlerle uğraşmadığını çünkü zaten felsefenin uygulamaya dair olmadığını ve gerçeklikten kopuk olduğunu,” düşünseniz bile bunu bir felsefeciye asla söylememeniz gerekir. Çünkü umulmadık bir gündelik hayat deneyiminden yola çıkarak aksini kolayca kanıtlayabilirler.
noname               Evindeki iktidarı çoktan iki kedisine kaptırmış olan felsefeci Federica Sgarbi de bir arkadaşından işittiği bu sözlere inat, yaşadığı şehirdeki bir hayvan barınağına gider ve oradaki kedilere bir yuva bulmak üzere felsefenin aracılığına başvurur. Tabii bu konuda en önemli yardımcıları Immanuel Kant’tan Bertrand Russell’a pek çok filozof olacaktır.“ Filozoflar da tıpkı edebiyatçılar gibi kedisiz yapamamışlardır. Birlikte yaşadıkları kedileriyle ilişkilerini; hayvan sevgisi, bakımı, evlat edinilmesi gibi konuların ötesinde ele almışlar ve bir anlamda “Kedilerin Felsefesi”ni oluşturmuşlardır. Harold Weiss’in “Bir kedi asla alelade bir kitabın üzerinde uyumaz” sözüyle dikkat çektiği gibi “Filozofların Kedileri” de özeldir. Kitapta bu ikili ilişkiye dair pek çok örnek paylaşılıyor. Ortalıkta görünür görünmez hemen dikkatleri üzerilerine toplayan sevimli, yaramaz yavru kedilerden çok, “feleğin tokadını yemiş, yaşını başını almış, kişilikleri oturmuş” kedilere birer yuva bulmaya çalışan Sgarbi, kendi geliştirdiği tarzda, bu can yoldaşı hayvanlarla olan deneyimlerinden yola çıkarak kedilerin felsefesini oluşturuyor. Başlangıcı sırnaşık bir dokunuş olan felsefeyi kim istemez ki?” Kucağınızda bir kediyle daha da keyifle okunacak bir kitap…(edebiyat haber)

9 Ocak 2014 Perşembe

20. YÜZYILIN EN İYİ 20 ROMANI

CCColombiya Üniversitesi bünyesinde yayıncılık faaliyetleri gösteren “Columbia Publishing Course”, 21 Haziran 1998′de 20. yüzyılın dikkate değer en önemli romanlarını bir liste şeklinde hazırlayıp yayınladı. Listenin zirvesinde Muhteşem Gatsby adlı romanı ile F. Scott Fitzgerald yer alırken Faulkner, Orwell, Steinbeck, Joyce gibi isimlerin birden fazla romanı ile listeye girmesi dikkat çekti. İşte o liste: 

1. Muhteşem Gatsby - F. Scott Fitzgerald
2. Çavdar Tarlasında Çocuklar - J.D. Salinger
3. Gazap Üzümleri - John Steinbeck
4. Bülbülü Öldürmek - Harper Lee
5. Renklerden Moru - Alice Walker
6. Ulysses - James Joyce
7. Sevilen – Toni Morrison
8. Sineklerin Tanrısı - William Golding
9. 1984 - George Orwell
10. Ses ve Öfke - William Faulkner
11. Lolita - Vladmir Nabokov
12. Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck
13. Charlotte’un Sevgi Ağı - E.B. White
14. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi - James Joyce
15. Madde 22 - Joseph Heller
16. Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
17. Hayvan Çiftliği - George Orwell
18. Güneş de Doğar - Ernest Hemingway
19. Döşeğimde Ölürken - William Faulkner
20. Silahlara Veda - Ernest Hemingway
edebiyathaber.net (9 Ocak 2014)

4 Ocak 2014 Cumartesi

GARGANTUA'YI OKUDUNUZ MU?

François Rabelais (1483-1494):
Fransız Rönesans döneminin önemli yazarlarındandır. Döneminin doktoru, keşişi ve düşünürüdür.Bir baba ile oğlunun hikayelerinden oluşan ve gayet açık saçık bir fantezi güldürü olan felsefi eseri Gargantua and Pantagruel 'baş yapıtıdır. Avrupa ve Batı edebiyatının kurucularından kabul edilmektedir. Hümanizmin öncülerindendir.


Rabelias’ın Gargantua’sı Avrupa entellektüel zihniyetini derinden etkilemiştir. Eser Ortaçağ düşüncesinin karanlığı ile eski Yunan felsefesinin aydınlığı arasındadır.
 Eser için bugünkü fantastik edebiyatın atası denilebilir.
Baştan sona bir şenlik havası hâkimdir metinde. Mesela, sevimli devimiz annesinin kulağından gelir dünyaya. Sonra bebeğin geçmişini takdim eder, soyunu sopunu, asaletini sergiler Rabelais. Ardından çocukluk yılları ve eğitim dönemine geçer.

Okurken sanki bugun yazılmış hissini okuyucua uyandıracak kadar çağdaş olan eseri okumaktan zevk alacağınızı ve  kahkalarınızı tutamayacağınızı düşünüyorum.





1 Ocak 2014 Çarşamba

BOOK THIEF (KİTAP HIRSIZI)

image14-200x240Kitap Hırsızı 25 Nisan’da gösterime giriyor Okuma listeme ekleMarkus Zusak’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan “Book Thief” adlı filmin Oscar Ödülleri’ne de yetişerek dahil olacağı bildirildi.
                                       İkinci Dünya Savaşı dönemi, kitaplara düşkün Alman bir kız çocuğu, savaşın etkileri, evdeki sığınmacı Yahudi çocuk ve soykırım… Tüm bunlar Oscar Ödülleri jürisi için oldukça yeterli sebepler gibi görünüyor. Türkiye için vizyon tarihi 25 Nisan 2014 olarak belirlenmiş. Türkiyeli kitapseverlerin merakla beklediği film için beklentiler epey yüksek.

Sizce çocukluk nedir?

 

511-19122013184834Gönlünce oyun oynamak, uzun yaz tatillerinin tadını çıkarmak, saatlerce çizgi film izlemek, uçurtma uçurmak, sorumluluktan uzak rahat bir yaşam sürmek…
Soru size basit gelmiş olabilir. Ama emin olun yanıtı hiç de sandığınız kadar kolay değil.
Öğretmenleri “Çocukluk nedir? Bununla ilgili en az otuz sayfalık bir proje ödevi hazırlayacaksınız,” dediğinde Arda ve sınıf arkadaşlarını büyük bir telaş sarar. Hepsinin bildiği, bizzat yaşadığı bir şeydir çocukluk. Fakat bunu kâğıda döküp anlatmak hiç de kolay değildir. Arda’ya soracak olursanız çocukluk zorlu bir mücadele. Sürekli ders çalışmak, ödev yapmak, bakkala gitmek, azar işitmek derken günler peşi sıra geçip gidiyor. Oysa yetişkinlerin algısına göre çocukluk renkli anılarla dolu bambaşka bir serüven. Geç kalmadan birileri Arda’ya çocukluğun gülen yüzünü göstermeli. Neyse ki servis şoförü Adnan amcanın Arda’nın ödevine yardımcı olacak harika bir fikri var: Sihirli sözcükler…

Frenküzümü hikâyesinde Nikolay’ın kardeşi söyler:

  “Güçlülerin küstahlığı, avareliği, zayıfların cahilliği, yabaniliği, her yerde aklın alamayacağı bir yoksulluk, darlık, soysuzlaşma, sarhoşluk, ikiyüzlülük, yalan… bununla birlikte bütün evlerde, sokaklarda sessizlik, güvenlik; kentlerde yaşayan ellibin kişinin içinde bağıracak, öfkesini yüksek sesle haykıracak bir kişi yok. Yiyecek almak için pazarda gezenleri, gündüz yiyen, gece uyuyanları, saçma konuşanları, evlenen, ihtiyarlanan, ölülerini sessiz sedasız mezarlığa taşıyanları görüyoruz, ama acı çekenleri görmüyoruz, duymuyoruz; hayatta korkunç olan şeylerde kulis arkasında bir yerlerde geçiyor. Herkes sessiz, herkes rahat. Protesto eden yalnız dilsiz istatistik: Şu kadar insan çıldırdı, şu kadar içildi, şu kadar insan gıdasızlıktan öldü. (…) Bu susma olmasa mutluluk imkânsız olurdu. Bu genel bir hipnoz.”